Maalesef siyasi tarihimiz demokrasiye geçişte çok büyük zorlukla ve darbelerle doludur. Osmanlı Devleti’nden beridir istenen, demokratik bir anlayışla ülkenin yönetilmesi süreci çoğu zaman kan dökülerek baltalanmıştır. 31 Mart vakasından 15 Temmuz’a kadar nice darbeler demokratikleşme sürecini durdurarak ülkemizin gelişmesine ciddi engel olmuşlardır, maalesef…

Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yıkılan Osmanlı Devleti’nin devamında kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletimiz ise her ne kadar cumhuriyet olsa da 1946 seçimlerine kadar tek parti ile yönetilmiştir. 1946 seçimlerinde CHP haricinde ilk defa Demokrat Parti 64 ve Bağımsızlar 6 milletvekilliği kazanmış ve çok partili ilk seçim böylece gerçekleştirilmiştir. DP 1950 seçimlerinde 416 milletvekili çıkararak 27 yıllık tek parti CHP iktidarını sonlandırmıştır.

Demokratik bir ülke için siyasi partilerin, farklı düşüncelerin ve görüşlerin temsil edilebileceği, mevcut iktidarı yapıcı bir şekilde eleştirerek ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak muhalefetin oluşacağı bir ortama ihtiyaç vardır. Ancak cumhuriyetin ilk yıllarında böyle bir ortam olmadığı gibi, sorunların çözümü ve ekonomik sıkıntıların getirdiği yoğun baskının azalması için CHP haricinde bir siyasi partiye ihtiyaç zaruret haline gelmiştir. Bu duruma istinaden Gazi Mustafa Kemal Paşa, Paris Sefiri Ali Fethi Okyar’a bir parti kurma görevini verir.

Ali Fethi Okyar’ın hatıralarını anlattığı “Serbest Cumhuriyet Fırkası Nasıl Doğdu, Nasıl Feshedildi?” kitabı işte bu sürecin nasıl başladığı, ilerlediği ve sonlandığını bizlere birinci ağızdan aktarıyor. Gazi’yle Yalova Kaplıcaları’nda yaptığı görüşmeler neticesinde Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı (SCF) kuran Ali Fethi Okyar ülke çapında büyük bir teveccühe mazhar oluyor.

Liberal görüşe sahip ve CHP’nin “solunda” kalmayı tercih eden SCF’nin kuruluşu bizzat Gazi tarafından emrediliyor ve CHP’deki 40-50 kadar milletvekili, hatta Makbule Hanım dahi SCF’ye Gazi’nin emriyle geçiyorlar. Her ne kadar İsmet İnönü CHP için tehdit olacak böyle bir çabadan rahatsız olsa ve Ali Fethi Okyar açıkça İsmet İnönü’ye güvenmediğini belirtse de SCF kurulur ve faaliyetlerine başlar.

Ancak kitapta nedense SCF’nin yükselişi ve çıkan olaylar sonucunda feshine giden süreç anlatılmıyor. Bir anda Ali Fethi Okyar ve Gazi arasında SCF’nin durumu görüşülüyor ve Okyar kesin olarak SCF’yi kapatmaya karar veriyor ve parti faaliyetlerine son veriliyor. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasiye ilk geçiş denemesi başarısız bir şekilde sona eriyor.

SCF’nin kurulması aşamasında Gazi’nin Ali Fethi Okyar’a söylediği şu cümleler dikkat çekici:

“Bugünkü manzaramız aşağı yukarı bir dictature manzarasıdır. Vakıa bir meclis vardır, fakat dahil ve hariçte bize dictateur nazariyle bakıyorlar. Geçen sene Ankara’yı ziyaret eden Alman muharrirlerinden Emil Ludwig bana şekl-i idaremiz (yönetim şeklimiz) hakkında tuhaf sualler sormuş ve diktatörlüğümüze kanaat ederek geri dönmüş ve bu kanaatini de yazmıştır.

Halbuki ben cumhuriyeti şahsi menfaatim için yapmadım. Hepimiz faniyiz. Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir. Ben ise millete miras olarak bir istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o surette geçmek istemiyorum.

Bütün müşküllere katlanacağız. Sizin dostluğunuza, ahlakınıza, malumatınıza itimadım vardır. Mesele memlekette cumhuriyetin şahısların hayatına bağlı kalmayarak kökleşmesidir. Siz bu işi deruhte etmelisiniz. (üstlenmelisiniz)”

Kitap bir solukta okunabilecek kadar akıcı ve net. Genelde Ali Fethi Okyar ve Gazi Mustafa Kemal Paşa arasında geçen görüşmeler üzerinden süreç anlatılıyor. O döneme dair bilgilenmek isteyenler ve merak edenler için muhakkak okunması gereken eserlerden.


Ali Fethi Okyar - Serbest Cumhuriyet Fıkrası Nasıl Doğdu, Nasıl Feshedildi?

SERBEST CUMHURİYET FIRKASI NASIL DOĞDU, NASIL FESHEDİLDİ?

Yazar: Ali Fethi Okyar

Yayınevi: Ketebe Yayınları

Web Sitesi: ketebe.com

ARKA KAPAK METNİ

Ali Fethi Okyar’ın kaleminden Serbest Cumhuriyet Fırkası ve bir dönemin portresi. 40-50 milletvekiliyle yönetilebilir bir muhalefet olarak tasarlanan Serbest Cumhuriyet Fırkası, beklenmeyen bir performans gösterince, hele ki İzmir mitingine 50 bin kişi katılıp Fethi Bey’in önüne çıkarak “Kurtar bizi” feryatlarını basınca işin rengi aniden değişir. Yerel seçimlerde de Serbest Fırka’nın hatırı sayılır bir miktarda oy alacağı belli olunca baskılar, işkenceler, hatta halkın oy kullanma hakkına müdahaleler birbirini takip eder.

Tekkelerin önlerinin süpürülmeye başlandığına, feslerin kalıplandığına vs. ilişkin malum irtica silahlarının kılıfından çıktığına da tanık olunur. Bir de ciddi bir oy alması, iktidarın alarm zillerini çaldıracak ve sonuçta kapatılması için düğmeye basılacaktır. Nihayet partiyi kurmak için en yakın arkadaşını “ıstıraplı bir işe” sürükleyen Gazi, başında bulunduğu CHP’yi korumak için devreye girecek ve başta verdiği tarafsızlık sözünün tersini yaparak Serbest Fırka’yı kapatacaktır.

Böylece Ağustos ayında hükümetin icraatından şikayet raporuyla süreci başlatan Fethi Bey, 17 Kasım 1930 günü fesih kararıyla bu liberal düşe son verecektir. Ali Fethi Okyar’ın hatıratında bu serüveni ilk elden okuma fırsatı bulacaksınız.

Yazar Hakkında

Muhammed Tutar

bilgisayar mühendisi, bilgi güvenliği uzmanı. önce okur, sonra yazar.

Tüm yazıları göster